Allahu Tealayı sevmek ibadetlerin en üstünüdür. içinde Allah sevgisi bulunmayan ibadet, riyalarla doludur.
“Allah
her şahsı, ancak gücünün yettiği ölçüde mükellef kılar. Herkesin
kazandığı (hayır) kendine, yapacağı (şer) de kendinedir. Rabbimiz!
Unutursak veya hataya düşersek bizi sorumlu tutma. Ey Rabbimiz! Bizden
öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır bir yük yükleme. Ey Rabbimiz!
Bize gücümüzün yetmediği işler de yükleme! Bizi affet! Bizi bağışla!
Bize acı! Sen bizim mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım
et!” Bakara-286 (tdv meali)
Bugüne kadar biz Müslümanlara, hep Allahtan korkmayı telkin ettiler.
Haşa sanki Allah, biz insanları eziyet etmek için yaratmış.
Dinimizi
anlatanlar, haşa zalim bir Allah tarifi telkin ettiler. Din yorumcuları,
ellerinde asalar ile önüne geleni cehennemle tehdit ettiler, Kurandan
korkar olduk, birisi Besmele çekse yada birisi arapca Ayet okusa,
dinleyenin hemen onun aklına;Kabir, Kabir azabı, zebaniler, cehennem,
dehşetli bir ceza ve hesap günü geliyor. Bu hal, insanları “nasıl olsa
cehenneme gideriz” düşüncesi ile İslamdan, ibadetten ve Allah’ı
sevmekten uzaklaştırıyor. Bu hal devam ederken, bilgisiz, kulaktan
dolma bilgilere inanmış, merhametsiz, bencil, fanatik, imanları
kalplerinde olmayan dillerinde olan, kavgacı bir Müslüman toplumu
yetişiyor. Artık hocaların cehennemle tehdit etmeyi bırakma zamanı
gelmedimi? Tehdit yerine yaratıcımızı ve yaratılmayı sevdirmeyi niye
anlatmıyoruz? İnsanın ölümünün yeni ve çok daha güzel bir hayata dönüşü
olduğunu bilmeleri zamanı gelmedimi?
Bu
konudaki Ayetlerin mealleri, insanlarda dine karamsar bakmakta büyük rol
oynamıştır. Oysa Allahu Teala çok merhametli ve şefkatlidir. Ayetlerde
geçen “din günü” , birçok ayette yanlış açılmıştır. “Din günü” “ceza
günü” olarak algılanmıştır.
Allahu
Teala, kuluna elest gününde (Araf-172) her türlü ilmi öğrettiği gibi,
onları beden aleminde dünyalarına yollarken, insanların varlıklarına
Allaha olan şiddetli bir hasret yerleştirilmiştir. Dönüş hasreti,
Allaha
dönüş hasretini hatırlamak için; İnsanın, temiz ahlaka, Allaha karşı
sevgi dolu bir imana, ilme, yaratılan her varlığa karşı saygılı
merhametli olmaya ve gerçek manada İnsan olmaya ihtiyacı vardır.
İnsanlar,
Elest gününde Allahu Tealanın huzurunda ayrılırken, Fatiha suresi ile
uğurlanmıştı. Fatiha suresi, İnsanın tekrar huzura dönmesinin
anahtarıdır. Fatiha suresi, İnsanın bozulmadan, hasretle huzura
dönmesinin en büyük duası ve takip edeceği yoldur.
Kuranda hasret günü vardır. Meryem suresinin 39. ayetinde geçer.
“(Resûlüm!)
Sen onları pişmanlık ve üzüntü günü hakkında uyar. Çünkü onlar bir
gafletin içine dalmış oldukları halde ve henüz iman etmemişken
(bakarsın) iş olup bitmiştir.” Meryem-39 (tdv meali)
Yukarıdaki mealde” hasret günü”, “pişmanlık ve üzüntü günü” olarak manalandırlımış, ancak bu mana kısmen yanlıştır.
Doğrusu şöyledir.
“Ve enzirhüm yevmel hasrati iz kudiyel emr ve hüm fı ğafletiv ve hüm la yü’minun”
Meryem-39
“enzirhüm”= uyar, hatırlat
“yevemel hasrati”= hasret günü
“Müminler
gaflete düşmesinler onları hasret gününe, emrimle (döneceklerini)
hatırlat
uyar”
Meryem-39
İşte hasret gününün Ayetle ısbatı, kullarına hasreti veren azab edermi?
Peygamber Efendimiz sav. Korkutucu olarak değil, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderilmiştir.
“İnna erselnake şahidev ve mübeşşirav ve nezıra”
Fetih suresi-9
“erselnake”= gönderdik, indirdik
“Şahidev”= şahit
“Mubaşşir”= müjdeci
“nezir”= uyarıcı
“(biz seni) şahit, müjeleyici ve uyarıcı gönderdik”
Fetih suresi-9
Biz, müjdeleyen ve uyaran bir Peygamberin ümmetiyiz. Korkutan değil.
“Yoksa
Allah'ın kendilerini yavaş yavaş tüketerek cezalandırmayacağından (emin
mi oldular)? Kuşkusuz Rabbin çok şefkatli, pek merhametlidir.”
Nahl-47 (tdv meali)
“Ev ye’huzehüm ala tehavvüf fe inne rabbeküm la raufür rahıym”
Nahl-47
Bu ayetin gerçeğe en yakın manası şöyledir.
“üzülüp
korkuya düşmesinler onların Rabbi, pek merhametlidir, merhamet
edendir”
Nahl-47
“Görmedin
mi, Allah, yerdeki eşyayı ve emri uyarınca denizde yüzen gemileri sizin
hizmetinize verdi. Göğü de, kendi izni olmadıkça yer üzerine düşmekten
korur. Çünkü Allah, insanlara çok şefkatli ve çok
merhametlidir”. Hac-65 (tdv meali)
“Şüphe yok ki Rabbin, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.”
Şuara-9 (tdv meali)
“Ceza
günü nedir bilir misin? Nedir acaba o ceza günü? O gün hiçbir kimse
başkası için bir şey yapamaz. O gün iş Allah'a kalmıştır”.
İnfitar- 19 (tdv meali)
“Yevme la temliku nefun linefsin şey’en vel’emru yevmeizin lillahi”
İnfitar- 19
“temlik”= sahip etmek
“nef”= fayda
“şey”= istemek, dilemek
İnfitar
suresinin 19. ayetinde, “Ceza günü nedir bilir misin? Nedir acaba o ceza
günü? O gün hiçbir kimse başkası için bir şey yapamaz.” Cümleleri, meal
verenin fikridir.
Gerçeğe en yakın meal aşağıdadır.
“o gün (insanlar) nefislerinin istediklerinden faydalandırılmaz. Ogün her şey Allahın iznine tabidir.”
İnfitar- 19
“Tozdurup
savuranlara, yükünü yüklenenlere, kolayca süzülenlere, işi ayıranlara
andolsun ki, size vâdedilen, kesinlikle doğrudur ve ceza mutlaka vuku
bulacaktır.”
Zariyat-1, 2, 3, 4, 5, 6. (tdv meali)
“Vezzariyati zerva”
“Fel hamilati vıkra”
“Fel cariyati yusra”
“Fel mukassimati emra”
“İnnema tuadune le sadık”
“Ve inned dine le vakı”
Zariyat-1, 2, 3, 4, 5, 6.
Zariyat
suresini ayrıca derin manalarıyla açacağız İnşallah. Burada zariyat
suresinin 6. ayetinde “ceza” kelimesinin yada ceza gününün geçmediğini
ifade etmek için yazdık.
“Ve inned dine le vakı” cümlesinin manası şudur; “Allaha dönüş günü, yani Elest günü mutlaka vaki olacaktır.”
“İşte ceza gününde onlara sunulacak ziyafet budur!”
Vakıa-56 (tdv meali)
Yukarıdaki mana hatalıdır “ceza günü” ve “sunulacak ziyafet” cümleleri ayetin orijinalinde yoktur.
“Haza nuzuluhum yevmeddiyni.”
Vakıa-56
“din günü yaklaşıyor”
Vakıa-56
Vakıa 56. ayeti aslında müminlere bir müjdedir. Din gününün yani Elest’in ve hasret gününün yaklaştığını müjdeliyor.
“Ceza (ve hesap) gününün doğruluğuna inananlar;”
Mearic-26 (tdv meali)
“Velleziyne yusaddikune biyevmiddiyni”
Mearic-26
“sadık müminler din gününe (kavuşma gününe) inanırlar”
Mearic-26
“ Ki onlar, ceza gününü yalan sayarlar.”
Mütaffifin-11 (tdv meali)
“Elleziyne yukezzibune biyevmiddiyni.”
Mütaffifin-11
“din gününü (kavuşma gününü) yalanlarlar”
Mütaffifin-11
Din günü,
hasret günü müjdedir. Bu güzellikleri daha iyi anlamak için, elest
gününden nasıl beden alemlerine uğurlandığımızı anlatan ve daha önce
sitemizde yayınladığımız Fatıha suresinin bir sırrını tekrar bu sayfada
sizlere sunuyorum.
Fatiha suresinin bir sırrı.
İnsan
hafzalasının alamayacağı akıl ötesi, idraklerin anlamakta iflas ettiği
kudretlerin sahibi ALLAHU zülcelal, zatından zatına tecelli ettikten
sonra mubarek esmalarından cem ettiği ve akıl verdiği nurun ala nur
bedendeki insanları sidretül müntehanın yanında içtima ederek onlara şu
hitabı emir buyurdu:
“ELESTÜ
BİRABBİKÜM” Ben sizin RABBİNİZİM… İnsanlardan Peygamber seçilenler
hemen, ardından salise sürmeden aralıklarla veliler ve yine salise
aralıkla diğer nur bedenlerdeki insanlar secde ettiler. O secdeler elsiz
ayaksız ve alınsız idi.. dedilerki;
“(şahitlik
gününde) Ademlerin zürriyetlerine, ben sizin Rabbinizm dedim, onlarda
evet (bizim rabbimizsin) dediler, onların zürriyetlerini ve ruhlarını
kıyamete kadar olacak tüm olaylara şahit tuttuk”
Araf-172
Bu secde
ve şehadetten sonra Yüce RABBİMİZ biz insanlara yaratılışımızdan
kıyamete, hatta sonrasına kadar her şeyi gösterdi. Takdir buyurduğu
kadar ilimlerle tezyin etti. Sonra ALLAHU Zülcelal biz insanlardan ahit
aldı, ahitleştik. Hemen orda Yaradanımıza ilk defa orada öğrendiğimiz
Besmele ile şöyle yalvardık.
“BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM”
“ELHAMDÜLİLAHİ
RABBİL ALEMİN” yani bizlere esmalarının nurlarından yarattığın için,
bizlere bahşettiğin hayat ve ilim lütufların için, yarattığın tüm
alemlerin RABBİ olan yüce zatına sonsuz Hamd ederiz.
“ER RAHMAN ER RAHİM” Alemlere RAHMAN sana sığınanlara RAHİMSİN..
“MALİKİ
YEVMİDDİN” bu gün biz kullarına senin RABBİMİZ olduğunu, öğrettiğin gün
öyle bir gün ki bütün yarattığın alemleri ihata eden o ihatanın
içerisinde bütün yarattıklarının sana döneceği gündür. Ve bu günün
sahibi sensin..
“İYYAKE NA’BÜDÜ VE İYYAKE NESTAİYN” ancak sana kulluk ederiz ve ancak senen yardım dileriz.
“İHDİNAS SIRATEL MÜSTAKİYM” Biz kullarına burada öğrettiğin hidayet verdiğin yolundan ayırma.
“SIRATELLEZİNE
EN’AMTE ALEYHİM ĞAYRİL MAĞDUBİ ALEYHİM VE LEDDALLİYN” Burada sayısız
ilim ve nimet verdiğin yoldan ayırıp, delalete uğrayanlardan eyleme.
İşte
FATİHA suresi bize elest gününden kalmıştır. ALLAHU Zülcelal o gün
huzurundan bizleri kendi hayatlarımıza gönderirken FATİHA suresiyle
uğurlamıştır. Tüm gelen Peygamberlerin suhuflarında ve getirdiği kutsal
kitaplarda FATİHA suresi vardır ALLAH cc kullarına elesteki ahdini
hatırlatak için insanlara Rahmetiyle göndermiştir. İnsanlık için FATİHA
suresi Rahmettir, Resullullah Efendimizde sav bu sureyi şerifi vahy
olarak alıp ümmetine her namazın rekatlarında okuyarak bu surenin
önemini ayrıca öne çıkarmıştır.
Sizlere Allahu Tealanın merhametinin gazabından çok fazla olduğunu anlatmaya çalıştım.
Allahu Teala şöyle buyuruyor;
“Rahmetim gazabımı geçti”
Kuranda
ceza günü yoktur. Hesap günü vardır ancak İnsanın hesabı Allahın
rahmetinde erir gider. Bu hal, ibadetlerimizi bırakalım anlamına gelmez,
aksine sizi çok çok seven yaratıcınıza daha üstün bir sevgiyle
bağlanmanızı gerektirir.
Peygamber Efendimiz buyuruyorki;
“Allahu Tealanın kuluna olan sevgisi, bir Annenin Evladına olan sevgisinden kat kat fazladır.”
Anne, Çocuğunu ateşe atarmı?
Cafer İskenderoğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder