21 Aralık 2011 Çarşamba

Zülkarneyn ve 2012'nin Sırrı

"Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için üzerinize Rahmetini gönderen O dur." Ahzap suresi–43.
Allahu Teala' nın Zatı Ali'leri zamandan münezzehtir. Dolayısıyla kullarının hayat evrelerini idrak etmeleri için iki zaman yaratmıştır. Bu zaman kavramlarının insanlar tarafından müdahale edilemez olanı, birinci zamandır. " İnna lillahi ve inna ileyhi raciun" sürecidir.
Yani Allah'tan geldik Allah'a döneceğiz. Bu ifade kâinat içinde yaratılmış olan tüm canlı ve cansız varlıkları kuşatır ve kapsamı içine alır. Aynı zamanda bu süreç kader sırrının kendisidir. İçeriği Allah katındadır. Allah'u Teala, yarattığı ikinci zaman sürecine, DEHR sıfatıyla tecelli etmiş ve bu zamanı, kâinatta kendisine yakın kullarının emrine vermiştir. Bu ikinci zaman süreci, birinci zamanın gerisini, ilerisini bilmeyi ve gezmeyi soyut varlığında taşır.
Allah'u Teala kainatı ve içindekileri yarattıktan sonra gezegenlere, güneş sistemlerine ve galaksilere kainat içinde belli yörüngelerde, zaman tasarrufu altında seyretme emrini vahyetmiştir.
"Özen içinde yollar ve yörüngelerle donatılmış kainata yemin ederim" Zariyat suresi–7



Yukarıda ki ayette, Allah'u Teala'nın bildirdiği üzere, üzerinde yaşadığımız Dünya önce kendi etrafında, güneşin etrafında, güneşle birliktede galaksimiz olan Samanyolu'nun içerisinde, elips bir yörüngede Allah'tan aldığı emir üzere yol alırlar. Güneş sistemimiz, galaksimiz, Samanyolu içerisinde elips bir yörüngede tur atarken; galaksimizin merkezindeki karadeliğe yakın noktadan geçerek, Samanyolu'nun dış kısımlarına yakın noktalardan geri dönerek elips yörüngesini tamamlar. İşte bu yörünge, bugün Maya Takvimi olarak bilinen 5126 yılda tamamlanır.

İşte Mana Aleminde, Galaksimiz içerisinde Güneş sistemimizin bir turuna bir NÂKUR yılı denir. Nâkur, galaksimizin merkezindeki karadeliğin Kur’an-ı Kerim'deki adıdır; “fe izâ nukıra fin nâkûr” Müddesir suresi-8

Her ne kadar mealciler bu ayette geçen 'Nâkur' kelimesine sura üfürülme anlamı vermişlerse de, sur kelimesi Arapça’da da aynen sur olarak geçer! Buradaki 'Nâkur' kelimesi şiddetli bir güç tarafından emilmeyi kasteder.

İşte bundan yaklaşık 5120 yıl önce, Zülkarneyn (as) yaşadığımız zamanda olduğu gibi dünyanın ahlak ve inanç bakımından çöktüğü bir dönemde geldi ve insanları karanlıktan aydınlığa çıkarmak için uyarıcı görevi yaptı. Zülkarneyn şu anlama gelir.

ZÜL= sahibi

KARN= zaman
EYN= iki

Yani Zülkarneyn, Allah'u Teala'nın Dehr sıfatıyla tecelli ettiği, kendi zamanının sahibi ve dünyaya hâkim olmuş iki zamanlı Kutbul Aktaptır. O dönemin düzelticisidir (Mehdisidir).


Yaşadığı dönemde doğuyu da batıyı da ahlaken ve ilmen zirveye ulaştırmıştır. İlme kavuşturduğu kavimlerden biride MAYALARDIR!.


“Biz ona seferi kolaylaştırmak suretiyle kudret verdik, kendisine her şeye tesir etme gücü verdik. O bir yol tuttu nihayet güneşin battığı yere vardı. Onu kara çamurlu bir yere batar buldu.” Kehf suresi- 84-85-86


İşte o zamanlarda batıda yaşayan o kavim, kara cehalet ve insana yakışmayan hallerde yaşarlarken; Zülkarneyn (as) Allah'u Teala’nın kendisine verdiği güç ve salahiyetle o toplumu, insanlığın ve bilimin en üstün seviyelerde yaşandığı hale getirmiş; verdiği bilimler içerisinde İlahiyat, Sosyal Paylaşım, Matematik, Astronomi, Tıp v.b gibi çeşitli teknolojilerdir. Bu sebepten Zülkarneyn (as) nin öğrencileri olan Mayalar bugünkü bilimin hayrete düştüğü Matematik ve Astronomi ilmine sahiptiler ve 2012’yi rahatça hesapladılar.


GÖKTEN DUYULACAK SES


İçinde bulunduğumuz Ahir zamanda da ahlakın çöktüğünü, insanlığın azaldığını, bencilliğin arttığını, dinin ucuza satıldığını, cemaatlerin çokluğu karşısında ilmin azaldığını, manevi değerlerin yitirildiğini açıkça izlemekteyiz. Dolayısıyla Dünyamız üzerinde Peygamber Efendimizin (sav) hadisi şeriflerinde bildirdiği son zor günler yaşanmaya başlanmıştır. Bunlardan birkaçı da çeşitli depremler, küresel olaylar, gökten gelecek sesler ve dünyamızı etkileyecek göksel olaylardır.


İŞTE BU GÖKSEL OLAYLARIN EN BÜYÜĞÜ 2011–2012–2013 YILLARININ İÇERSİNDE GÜNEŞ SİSTEMİMİZİN GALAKSİMİZİN MERKEZİNDEKİ KARADELİĞE YANİ KUR’ANI KERİMDE BİLDİRİLEN
NÂKUR’ A YAKIN GEÇMESİNDEN DOĞACAK ÇEKİM GÜCÜNÜN ETKİSİYLE OLUŞACAK ÇEŞİTLİ DEPREM, TABİAT OLAYLARI VE NÂKUR UN DUYULACAK MUHTEŞEM SESİDİR.


Bu devirde Zülkarneyn (as) ın yaptığı görevi Mehdi yapacaktır. İnsanlara GERÇEK İSLAMI ve devrin gerekli derin bilgilerini vererek; Allah ve Resulune davet edecektir. Bu bakımdan Zülkarneyn as ile Mehdi arasında icraat bakımından büyük benzerlik vardır. İkisinin de en büyük özelliği sahip oldukları ilmin diğer İnsanlar tarafından duyulmamış ilimler olacağıdır.


Yukarıdaki resimde görüldüğü gibi 5126 yıllık süreç NÂKUR YILI bitmek üzeredir, bu olay felaketlerle başlasa da geleceğin insanlarını ahlaken ve ilmen zirveye çıkaracak bir dönemin başlangıcı olacaktır!

Çeşitli sion gruplarının insanlarımıza dayatmaya çalıştığı yeni uzay dini değil; İSLAM tüm cevheri içeriğiyle insanlara aydınlığı getirecektir. Bu dönemde inanan kardeşlerimizi birlik ve beraberliğe, Resulullah Efendimizin (sav) dizinin dibine, Ashabı SUFFA olmaya, İlahi mertebeler almaya, Kur’an ve sünnetle gerçeği öğrenmeye davet ediyoruz. Bütün inanan Kardeşlerimizin dualarını bekliyoruz.
CAFER İSKENDEROĞLU

1 yorum:

  1. ZÜLKARNEYN ve DEV Yecüc Mecüc
    Selamun aleykum! Hocalarımızın bu konuya dair fikir ve görüşlerini takip ediyorum.Ancak bana pek de makul-mantıklı gelmiyor.Yine de sevgi ve saygılarımı iletirim onlara.İlahiyat ve astronomi hocalarımız bir konuda çok fecî şekilde aldatılmışlardır.Deccalî sistemin tuzağına düşürülmüşlerdir.Çünki yüzyıllardır insanlık yerküre üzerinde yaşam sürdüğüne inandırılmıştır.Şimdiye kadar yerküre üzerinde yaşadığımız varsayılmış bütün yorumlar bu bilgi üzerine bina edilmiştir.Hoca ve alimlerimiz bundan yola çıkarak tefsir ve tevillerini şekillendirmişlerdir.Bu nazariye ye göre ayet ve hadis yorumlamışlardır.Ancak bütün göstergeler yerküre üzerinde değil içinde yaşadığımıza işaret etmektedir. İnanılmaz ve absürd gelsede, çıplak gerçekler bu minvaldedir.Kuranî ayetler sürekli ”fil ard” ve ”fid dünya” kavramını kullanır.Ayetler ”alel ard” veya ”aled dünya” demez.Bu da bizim iddiamızı güçlendirmektedir.Yani yerküre içi veya dünya içi bir olaydan bahseder ayetler hep.Yerküremiz dolgun değil top misali düşünülecek olursa, bizler o topun iç kısım kabuğunda yer almaktayız.Birçok roman ve eski kaynak, örneğin Jules Verne gibi, yerküre içine tertip edilen bir seyahattan bahseder.Ancak onların yanıldığı nokta şurasıdır ki, onlar yerküre üzerinde yaşadığımızı varsaymış ve dolaysıyla yerküre içine seyahat ettiklerini zannetmişlerdir.Gerçekte ise yerküre üzerine bir seyahat tertiplenmiştir.Bu kanıya nasıl vardığım merak edilecek olursa bunu şöyle izah edebilirim.Bu bahsettiğim kaynaklar dev yaratıklardan bahseder.Üstelik arkeolojik kazılar sürekli dev insan iskeletlerini gündeme getirir.Kuranî ayetler eski kavimlerin güç ve kudretlerine atıf yapar.Fizik kurallarını birazcık olsun tanıyanlar bilir ki küresel ve dönmekte olan bir cisme merkezçek ve merkezkaç kuvveleri tesir eder.Buna göre küresel cismin iç kabuğu, dış kabuğa nazaran daha yüksek gravitatif basınça maruz kalır.Yani,dış kabuğun yerçekimi iç kabuğa nazaran daha hafifdir.Bu da bizi şu sonuca götürür: Yerküre üzeri yaşayan canlılar dev hükmünde olmalıdır.Bunun böyle olduğu az sonra tarafımızdan açıklanacaktır.Bu tür konular sinema filmlerine de yansımıştır.Filmler tamamıyla hayal ürünü olsa da yinede özlerinde bir nebzecik olsun hakikat içermiyor değiller.Benim anladığım kadarıyla Adem babamız önce yerküre üzerinde yaratıldı.Hafif yerçekiminden ötürü dev hükmündeydi.Yasak ağaç ise çiftleşip üremeyi temsil ediyordu.Yasak ağaçtan tatmayı öğrendiklerinde hızlıca çoğalmaya başladılar.Dev olmaları ve binlerce sene yaşamaları hasebiyle bir süre sonra üst dünya bunlara dar gelmeye başladı.Bunun üzerine yerküre içine inme olayı başladı.Belki de hubut-u Adem yerküre üzerinden yerküre içine doğru bir iniş veya düşüş olabilir.Bir geçit bulup yerküre üzerinden yerküre içine gelip yerleştiler.Buraya etki eden yüksek gravitatif yerçekimi onları boyca ve ömürce kısalttı.Bu cücelme olayı fevren değil tedricen vuku buldu.Arkeolojik kazılar bunun böyle olduğunu ortaya koymaktadır.İnsanlık zaman içerisinde gittikçe küçülüp cüceldi.Eski tarihte devlerin yaşadığı dikkate alınırsa birçok devasa yapıtların, mısır piramidi gibi , sırları çözülecektir o zaman.Yecüc mecüc ve Zülkarneyn meselesine gelince.Aslında yecüc mecüc hala yerküre üzerinde yaşayan dev insanlardır.Atamızın yerküre içine geldiği geçiti kullanıp dünyamıza geliyorlardı.Dev gövderiyle ve doymak bilmeyen açlıklarıyla korku ve dehşet salıyorlardı.Ekin ve mahsulleri talan ediyor suları içerek kurutuyorlardı.İnsanlar korkularından bî-çare kalıyor çözümü kaçmak ve sığınmakta buluyorlardı.Kimse çıkmaya cesaret edemiyor, devlerin gitmesini bekliyordu.Zülkarneyn (as) onların geldikleri geçit ve gedikleri sedd’le tıkadı.Artık yerküre içine bir yol bulamadılar.Ancak tekrar gelebilmek için sürekli yerkabuğunu kazmaktadırlar.Yakın gelecekte bir yol bulup iç dünyamıza akın edeceklerdir.Ekin, bağ ve bahçeleri talan edecek, hayvanları yiyip suları kurutacaklardır.
    Facebook: EbuHukema Es-Sufi

    YanıtlaSil